19 Nisan 2011 Salı

Pakistan, ABD'den füze saldırılarına son vermesini istedi

     Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ABD'den, kendi topraklarında insansız hava araçları tarafından düzenlenen füze saldırılarına son vermesini istedi. İslamabad'da bulunan ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner ile görüşen Gilani, terörle mücadelede en önemli müttefiki ABD ile son dönemde ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, Washington yönetiminden füze saldırılarına son vermesini istedi, teröristlerle ilgili istihbarat sağlaması ve gerekli adımı kendilerinin atması gerektiğini söyledi.
    Gilani ayrıca, ABD saldırılarının teröristleri etkisiz hale getirmediğini, aksine terör örgütlerine desteği arttırdığını savundu.
    İSLAMABAD İLE WASHINGTON ARASINDAKİ GERGİLİM
     Pakistan'da görev yapan bir CIA çalışanının Ocak ayında silahlı çatışmaya girdiği iki kişiyi öldürmesinin ardından tutuklanması iki müttefik arasında gerginliğe neden olmuş, ABD'nin baskısı üzerine CIA görevlisi 1,5 ay sonra serbest bırakılmıştı. Bu olaydan kısa süre sonra ABD'nin Pakistan topraklarındaki saldırıları yoğunlaştı. 17 Mart'ta Afganistan sınırındaki bir köye insansız hava aracıyla düzenlenen faze saldırısında 40'tan fazla sivil hayatını kaybetti. Bu saldırı kamuoyunda ABD karşıtı tepkiye neden oldu. Büyük kentlerde on binlerce kişi ABD saldırılarını ve Pakistan hükümetini protesto etti. Beyaz Saray, geçen ay Pakistan'ın terörle mücadele çabalarını eleştiren bir rapor yayımlamış, İslamabad yönetimi raporu "kabul edilemez" bulmuştu. (zmn)

17 Nisan 2011 Pazar

Ahmet Davutoğlu'nun Kıbrıs Kuralı

Haber: İlk Kez Bu kadar Kızdı
Türkiye, NATO-AB toplantısına Kıbrıs Rum Kesimi'nin
katılmasını veto edince Çek Dışişleri Bakanı Karel Schwarzenberg, "AB üyesi olmayan bir ülke bizim içişlerimize karışamaz" dedi.Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Kıbrıs Rum yönetimi beni AB'de bloke edecek, ben de onu karşımda eşit şartlarla oturtacağım öyle mi? Bunu bir daha asla zihninizden bile geçirmeyin" diye çok sert bir cevap verdi.
   Nato'nun Berlin'de yapılan 2 günlük dışişleri bakanları toplantısında, Kıbrıs Rum Kesimi nedeniyle Türkiye ile Çek Cumhuriyeti arasında son yılların en sert tartışmalarından biri yaşandı. Çek Dışişleri Bakanı Karel Schwarzenberg, NATO-AB toplantısına Kıbrıs Rum Kesimi'nin katılmasını veto eden Türkiye'yi, "AB üyesi olmayan bir ülke bizim içişlerimize karışamaz" diye eleştirince, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu çok sert tepki gösterdi. Davutoğlu'nun, "Bizde şantaj kültürü olmadığı için Çek Cumhuriyeti olarak bu koltukta oturuyorsunuz. Kıbrıs Rum yönetimi beni AB'de bloke edecek, ben de onu burada karşımda eşit şartlarla oturtacağım öyle mi? Bunu bir daha asla zihninizden bile geçirmeyin" sözleri üzerine salon bir anda buz kesti. Çek Bakan, kendisinin yanlış anlaşıldığını söyleyip özür dileyince ortam biraz olsun yumuşadı. 
     Sert Kıbrıs diyalogları şöyle:
Anders Fogh Rasmussen (NATO Genel Sekreteri): NATO-AB toplantılarının yapılamıyor olması işbirliğini olumsuz etkiliyor. Türkiye'nin AB Savunma Ajansı'na üyeliği gibi taleplerini karşılayalım, Türkiye de Kıbrıs'ı (Rum Kesimi) ortak toplantıya kabul etsin.
   Catherine Ashton (AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi): Ben de aynı görüşteyim.

   Davutoğlu: Bu söyledikleriniz AB'nin Türkiye'ye taahhüdüdür. Bunlar zaten yapılmalı. Bunun karşılığında Kıbrıs Rum Kesimi'ni meşru kılacak bir adım atmamızı beklemeyin. Biz formel olarak Kıbrıs Rum yönetimi ile hiçbir yerde bulunmayız. Eğer onlar Ada'nın tümünü temsil ediyorlarsa Türkleri de masaya oturturuz. Eğer Kıbrıs Cumhuriyeti ayrı bir devlet ise o zaman KKTC'nin ne olduğunu tanımlarız. Kıbrıs sorunu çözülmeden bunun olması mümkün değil. Kıbrıs Rum Kesimi'nin Kıbrıs sorunu çözülmeden AB'ye girmesi bir hataydı. Bunun doğurduğu bir sonuçla uğraşıyoruz şimdi.

Schwarzenberg: Biz Türkiye'yi AB nezdinde destekliyoruz. Ama AB üyesi olmayan bir ülkenin bize 'Hata yaptınız demesi' doğru değil. Bizim iç işlerimize karışamazsınız. Bize kimse ders veremez.

    Davutoğlu: Bakın biz burada bir aileyiz. Biz bu ailenin en eski üyelerindeniz. Siz burada yokken biz vardık. Tarihe girmek istemiyorum ama, size bu hata dediğim şeyin nasıl olduğunu anlatayım. Aile içinde hatalar da konuşulur. Siz aday olduğunuzda, bir ülke (Yunanistan'ı kastediyor) 'Güney Kıbrıs Rum yönetimi aday olmadan Doğu Avrupa ülkeleri de aday olamaz' diye blokaj koydu. AB sizi üye yapabilmek için bu hatayı yaptı. Bu açıkça bir şantajdı. Aynı günlerde bize geldiler, 'Bu ülkeleri NATO'da bloke edin ki sizi de AB'ye üye yapsınlar' dediler. Ama Türkiye Doğu Avrupa ülkeleriyle tarihi bağları ve saygısı nedeniyle böyle bir şantajı yapmadı. Bu bizim devlet anlayışımızdır. O nedenle bu sözleri, seneler sonra Çek Dışişleri Bakanı'ndan duymak bana ıstırap verdi. Biz size şantaj yapmadığımız için hata yaptık. Bu masaya Kıbrıs Rum yönetimi oturmayacak, bunu aklınıza sokun. Niye, Hırvatistan ile Slovenya arasındaki ihtilafı çözmeye çalıştınız? Çünkü sınır ihtilafı olan bir ülke AB'ye üye olamaz. Peki niye AB üyesi yaptınız Kıbrıs'ı? Çünkü ortada bir şantaj vardı. Bizde öyle bir kültür olmadığı için bu koltukta oturuyorsunuz. NATO-AB ilişkisine önem veriyorsanız, gelin hep beraber Kıbrıs sorununu çözelim. Kıbrıs Rum yönetimi beni AB'de bloke edecek, ben de onu burada karşımda eşit şartlarla oturtacağım öyle mi? Bunu asla zihninizden bile geçirmeyin.
   Schwarzenberg: Çok özür dilerim. Beni yanlış anladınız. Bizim AB'de Türkiye'ye desteğimiz tamdır.

Davutoğlu: Ben hiçbir şeyi yanlış anlamadım.

   William Hauge (İngiltere Dışişleri Bakanı): Sayın Davutoğlu'nun anlattıkları ne yazık ki doğru.

   Ashton: Sizi ilk kez bu kadar sinirli gördüm.

   Davutoğlu: Bir daha o zaman bu konuyu açmayın. Her defasında size anlatıyorum. Ya Kıbrıs sorununun çözümü için gereğini yapın, ya da bir daha bu konuyu gündeme getirmeyin.


    Rasmussen: İnformel yapabilir miyiz acaba?
   Davutoğlu: Size söyledim, resmi olarak benim karşımda Kıbrıs Rum Kesimi oturamaz.

8 Nisan 2011 Cuma

DEPREM NEDİR? NEDEN OLUŞUR? NASIL OLUŞUR?

Deprem, yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayıdır. Magma üzerinde yüzen levhalar konveksiyonel akım sayesinde sürekli hareket halindedir. Kıtaların hareketi ile plato sınırlarında kaynama ve ayrılmadaki sürtünmeden oluşan kinetik enerjinin aniden büyük bir güçle boşalabilir. Yer katmanlarında oluşan şok dalgalarının sebep olduğu doğa olayına deprem denir.

Depremin Oluş Nedenleri ve Türleri
Dünyanın içyapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km. kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır. Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto’nun altındaki çekirdeğin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir. Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır. Taşküre’nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile taş kabuk parçalanmakta ve birçok ‘Levha’lara bölünmektedir. Üst Manto’da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.
Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Mantoya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay taşkürenin altında devam edip gitmektedir.
İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır.
Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan ‘Levha’ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemiştik.
Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir. İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar. Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yeryüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.
Depremlerinin oluşumunun bu şekilde ve ‘Elastik Geri Sekme Kuramı’ adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuarlarda da denenerek ispatlanmıştır. Bu kurama göre, herhangi bir noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketi ile olmaktadır.
Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş olmaktadır. Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters yönde oluşmaktadırlar.
FAYLAR genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara ‘Doğrultu Atımlı Fay denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı bloğun birbirlerine göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir. Düşey hareketlerle meydana gelen faylara da ‘Eğim Atımlı Fay denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düşey hareket bulunabilir.

KAHRAMANMARAŞ DEPRASYONU VE KAHRAMANMRAŞ OVALARI

Amanos Dağları’nın kuzeyinde, Ceyhan akarsuyunun derin bir şekilde bu dağları yardığı Aksu kolunun hemen kuzeyinde bulunan Kahramanmaraş'ın güneyinde N-S yönünde uzanan ovalar, aslında güneydeki Amik Ovası’nın kuzeye doğru bir devamını oluştururlar. Yani, Kızıldeniz – Gor Çukurluğu Fay Sistemine bağlı bir çöküntü ovası olup, aslında, benzer ovalardan farklı olarak, parçalı bir rölyef gösterir. Nitekim Narlı, Türkoğlu, Gâvur ve Kahramanmaraş ovalarının birleşmelerinden oluşmuş bulunan bu ova, bütün özellikleri bakımından aynı olduğu için, bir başlık altında ele alınmıştır.
Ovanın, güneyi hariç diğer kısımları dağlarla sınırlanmıştır: kuzeyde Kahramanmaraş veya Ahır dağları (2493 m), batıda Amanos Dağları’nın kuzeye doğru uzantısını oluşturan dağ ve tepeler (Yavşan ve Beşikdüldül dağı 2247 m), doğuda Bozdağlar ve Karadağ, güney doğuda ise Gaziantep platosu yer alır. Ovanın güney kısmında ise, 1000-1250 m yükseklikler gösteren Arapdede dağı bulunmaktadır. Kahramanmaraş'ın ise denizden yüksekliği 700 metredir. Ovanın yükseltisi 450-600 metreler arasındadır. Bütün ovaların yüzölçümü ise 875 km² kadardır: Narlı Ovası 210 km², Türkoğlu Ovası 145 km², Gâvur Ovası 250 km² ve Kahramanmaraş (merkez) Ovası 180 km²dir. Ortalama yıllık sıcaklığı 17.1° ve yağışın 690 mm olduğu Kahramanmaraş ve çevresinde Akdeniz iklimi egemendir.



Ovanın batısı, yani Amanos Dağları’nın kuzey kesimleri, faylarla çok parçalanmış olan alt Paleozoik yaşlı şistler ve mermerlerden oluşmuştur. Fosilli Siluriyen ve Devoniyen yaşlı bu formasyonların üzerine diskordant olarak Mesozoik - Tersiyer yaşında ofiyolitler gelmektedir. Bunlar, Tavşan dağının yüksek kısımlarını oluşturmaktadırlar.


Ovanın kuzeyindeki dağlık alan ise, küçük bir kısım hariç, hemen tamamen, altta Eosen yaşlı kalker ve marnlardan, üstte ise miyosen yaşlı konglomera, kumtaşı, killi çakıl ve killerden oluşmuştur. Bunların üstünde de pliyosen yaşlı, kil, kum, kalker ve konglomeralar yer alır. Ovanın SSE.nda tamamen ultrabazik formasyonlar (peridotit, piroksenit, harzburjit, serpantin vs yer alır. Bunun kuzeyinde, yani ova doğusunda ise, orta eosen yaşlı, aynen ova kuzeyinde olduğu gibi, aynı litolojik ve tektonik özellikleri taşıyan formasyonlara rastlanır. Ovanın güneyinde, Kuaterner hariç, diğer bütün yaşlı formasyonları örten bazaltlar yer almaktadır. Oluşumları, büyük bir ihtimalle Hassa’dakilerle aynı olan bu bazaltların oluşturduğu yüksek alan, güneydeki Amik Ovası’nı, kuzeydeki Kahramanmaraş Ovası’ndan ayırmaktadır. Yaşları üst pliyosen veya Kuaterner olduğu tahmin edilen bu bazaltlar, litolojik bakımdan Hassa leçelerine benzemekte olup, ova doğusunda net bir şekilde görüldüğü gibi, N-S yönlü bir fay boyunca çıkmış ve küçük koniler oluşturmuşlardır (Tutdağı tepesi, Büyükcennetpınar, Küçükcennetpınar, Pulyan, Kırolar). Bu fay 7-8 km boyunca takip edilebilmektedir. Ayrıca, Narlı doğusundaki Çatakhükük bazaltı da bu sisteme bağlı olarak çıkıp, yayılmıştır.


4 ovadan oluşmuş bulunan Kahramanmaraş ovalarının merkezi kısımları ise tamamen çakıllı, kumlu, killi ve siltli alüvyonlardan oluşmuştur. Alüvyon kalınlıkları, D.S.İ. nin yaptığı sondajlara göre 25-100 metreler arasındadır.
Depresyonun hemen her tarafı faylarla sınırlanmış, adeta çerçevelenmiştir. Burada her yönde gelişmiş faylar bulunmaktadır. Ancak, ana fay NNE-SSW yönlü, depresyonu batıdan sınırlayan kuzey Amanos Dağları’nın doğusunu adeta bıçak gibi kesen faydır. Bunun kuzey kısmında fay dikliği ovaya tamamen egemendir (Türkoğlu – Hacımustafa ovası). Bu fay Amik Ovası depresyonunu oluşturan fayın kuzeye doğru bir devamı olup, genç tektonikle uğraşanların son yıllarda yaptıkları etüdlere göre, NE-SW yönünde uzanarak Karlıova – Varto bölgelerinde Kuzey Anadolu Fayı ile kesişmektedir. Sol yönlü, doğrultu atımlı olan bu aktif fay üzerinde episantrlar bulunmaktadır. Nitekim bu fay zonu boyunca, pek çok önemli depremler, tarihi devirler boyunca vuku bulmuş ve halende bulmaktadır (Hatay – Varto depremleri gibi).



Ovanın doğusunda ise, NE – SW yönlü diğer bir fay dikliği, ova alüvyonları ie dağlık araziyi birbirinden ayırmaktadır. Anacak, fayın burada çatallaşmış olması muhtemeldir. Nitekim hemen biraz kuzeyde, daha öncede açıkladığımız bazaltların çıkışlarına neden olan fay, bunun çatallaşmış bir uzantısıdır ve tamamen ova batısındaki faya paraleldir (NNE – SSW). Ayrıca, ovanın tam kuzeyinden (Kahramanmaraş’ın güneyi) geçen E – W yönlü bir fay daha bulunmaktadır. D.S.İ. sondajlarına göre, alüvyon altında da saptanmış olan bu fay, topografyada fazla belirgin değildir.

Görülüyor ki, Kahramanmaraş ovaları pek çok özellikleri ve oluşumu bakımından Asi ovasına benzemektedir. Ancak burada, ovaları birbirinden ayıran horst karakterinde tepeler bulunmaktadır (Hartlap Tepesi 847 metre, Bölükçam Tepesi 752 metre, Üçtepeler 770 metre gibi. Ovanın ortalama yükseltisi ise 500 metredir). Bunların çoğu kenar kısımlarında faylıdırlar.
Sonuç olarak, Neojen sonlarındaki çökmeler nedeniyle, çökelen kısma sular dolmuş ve bu göl, ova güneyinde zamanımıza kadar varlığını korumuş olması, muhtemelen genç tektonik çökmelerle ilgilidir. Ovadaki drenaj zorluğu da zaten, bu devamlı çökmeler nedeniyledir.

AHIR DAĞI

Kahramanmaraş - Hatay Havzasının kuzey sınırını oluşturan Ahır Dağı, Ceyhan nehrinin kollarından olan Aksu Çayı ile Ağabeyli Çayı havzasını birbirinden ayırır. Kahramanmaraş Ovası’nın kuzeyinde tatlı bir eğimle yükselen Ahır Dağı, 35-40 km uzunluğunda ve 8 – 10 km genişliğinde, D – B yönlü orografik uzanışa sahiptir. Ahır Dağı batıda Ceyhan Vadisinden başlar, doğuda Çatal Dağına kadar uzanır.

Ahır Dağı, Anadolu levhası ile Arabistan levhasının çarpışma kuşağının (Bitlis – Engizek Kuşağı) güneyindeki ‘‘Önülke Havzası’’ içinde, kenar kıvrımları kuşağında yer alır. Aynı zamanda Kahramanmaraş Miosen havzasının güneybatı sınırını oluşturur. Kuzey – güney sıkışma rejimine bağlı olarak Ahır Dağı kıvrılarak ve şaryajlanarak yükselmiştir. Bu esnada Eosen yaşlı birimler, Miosen yaşlı çökeller üzerine bindirmiştir. Böylece Ahır Dağı bindirmesi oluşmuştur. Ahır Dağı’nın zirvesini Milcan Tepe oluşturur (2301 m). 

KAHRAMANMARAŞ SIR BARAJI

Sır Barajı, Kahramanmaraş'ta, Ceyhan Nehri üzerinde enerji üretmek amacıyla 1987-1991 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır. Beton kemer gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 494.000 m3, akarsu yatağından yüksekliği 116,00 m., normal su kotunda göl hacmi 1.120,00 hm3, normal su kotunda göl alanı 47,50 km2'dir. Baraj 284 MW'lık güçle yılda 725 GWh'lık enerji üretilmektedir.
Sır Barajı, Kahramanmaraş'ın 8 km. batısından başlamak üzere 38 km.lik bir (Doğu-batı) uzantısı vardır. Ayrıca, girintili ve çıkıntılı bir görünüm arz etmektedir. Baraj kıyıları az engebeli ve düzlük alanlardan meydana geldiğinden, piknik yapmaya ve dinlenmeye müsait yerleri çoktur. Baraj sahasında bol miktarda balık avlanır. Ahır dağı etekleri ve Yenicekale’den Sır Barajı'nı seyretmenin zevki bir başkadır. Barajın üst kısmında yer alan Ceyhan Köprüsü civarları piknik yapmaya ve yüzmeye müsait yerlerdir.

DÖNGELE KAPLICASI YATIRIM TOPLANTISI

Kahramanmaraşlı İşadamı Ali Rıza Kısakürek, geçtiğimiz aylarda sıcak su bulunan Döngele Beldesi'nde golf sahalarının bulunduğu, doğa sporlarının yapıldığı beş yıldızlı bir otel yatırımı yapma kararı aldıklarını söyledi.
Merkeze bağlı Döngele Beldesi'nde yaklaşık 7 ay süren jeofizik ve sondaj çalışmalarının ardından 218 metrede ulaşılan kaplıca suları turizme kazandırılacak. 38 derece ısıda olan ve saniyede 30 litre debiye ulaşan su ile hem beldenin hem de Kahramanmaraş'ın sağlık turizmi açısından önemli bir merkez haline getirilmesi amaçlanıyor.
Konu hakkında düzenlediği basın toplantısı ile bilgiler veren işadamı Kısakürek, baba toprağı olan Döngele'ye yatırım yapmanın şimdiden kendini heyecanlandırdığını belirterek, "Burayı turizme kazandırmak için çalışmalar yapacağız. Önemli bir proje ile geliyoruz ve bu proje şehrimizin ufkunu açacak. Kahramanmaraş'ın yarınlarını çok farklı boyutlara ulaştıracak bir yatırım hayal ediyoruz. 4 mevsimi yaşayan Kahramanmaraş'ı Türkiye'nin hatta dünyanın ziyaret ettiği bir yer haline getireceğiz" diye konuştu.
Döngele Belediye Başkanı Hüseyin Bahar ise artık geleceğe daha bir umutlu baktıklarını ifade etti. Beldenin nüfusunun 1991 yılı öncesinde 5 binin üzerinde olduğunu işaret eden Bahar, "Ama kaplıcalarımızın baraj altında kalması, fazla bir iş olanağı olmayınca nüfusumuz her geçen gün azaldı ve bu gün 2 bin 700'e kadar geriledi. Ancak biz göreve geldikten sonra beldemiz için neler yaparız diye düşünürken bu suyu bulduk. İnşallah çok güzel yarınlar bizleri bekliyor" ifadelerini kullandı.
Projeye destek veren Kahramanmaraşlı girişimcilerden Bilal Ardıç da Döngele Kaplıcalarının bölge için önemli bir şans olduğunu vurguladı. Ardıç şunları söyledi: "Türkiye'de ve dünya da birçok kaplıca ve tesis gezdim, inceleme fırsatı buldum. Ancak doğal güzellikleri bakımından Döngele buralarla mukayese edilemeyecek kadar daha güzel ve doğa ile iç içe. Hem Kahramanmaraş'ın hem de bölgenin bu proje ile kalkınacağına inanıyorum."
Turizmci Sait Yardımcı'da bölgenin tanıtımı için şimdiden girişimlere başladıklarını ifade etti. Döngele'nin Karakucak güreşleri ile de tanınan bir yer olduğunu söyleyen Yardımcı, "Bu nedenle yazın burada uluslar arası bir Karakucak Güreş Festivali yapacağız. Çalışmalarımız devam ediyor. Kentin ve Döngele'nin tanıtımı için çok önemli bir organizasyon olacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.

DÖNGELE KASABASI VE EKONOMİK DOKUSU


Kasabamızın adı ve bu adın verilişi; Döngele Kasabası denmesinin nedeni şöyledir: Kasabaya ilk  yerleşen halktan birine gelen misafir yörenin adını sorar oda adının olmadığını söyler gelen misafir yörenin güzel olması nedeniyle dön dön gel olsun der. Daha sonra yöre halkı bu adı döngele olarak kabullenir. Döngele 1991 yılında Kasaba olmuştur.
Döngele Kasabası,  Doğu Akdeniz Bölgesinde Ceyhan Nehri üzerinde bulunan Sır Barajının kuzey ve batısındadır. Kahramanmaraş İli Merkez İlçesine bağlıdır. Kahramanmaraş’a 50 km’dir. Döngele Kasabası’nın batısında Rahmacılar köyü, güneyinde Yolyanı köyü, kuzeyinde Yenicekale köyü bulunmaktadır. Geniş manada ise batısında Andırın İlçesi ve güneyinde Osmaniye ilinin Düziçi İlçesi vardır.  Fiziki coğrafya olarak batısında  Başkonuş  dağı kuzeyinde Kayışlı Dağı, doğusunda Sır Barajı (Ceyhan Nehri) ve güneyinde Kıble dağı vardır.
Döngele Kasabası’na Kahramanmaraş yolundan, Batı köyler yolundan ve Yenicekale yolundan ulaşım sağlanır. En işlek yol ise Kahramanmaraş yoludur. Yaklaşık 50 km mesafede bulunan Kahramanmaraş başta olmak üzere Kayseri, Gaziantep, Adana ve diğer illere ulaşım için genelde bu yol kullanılır. Kayseri yolunun 20. Km. den Andırın Yoluna geçilerek, Yenicekale nahiyesine  1 km kala sola ayrılan yoldan ulaşılır. Ortalama bir günde 50 ticari araç bu yolu kullanır. Yenicekale yolu pek işlek değildir. Batı köyler yolu ise başta ticari araçlar olmak üzere bu köylerden Kahramanmaraş’a gitmek isteyenlerin kullandığı yoldur. Bu yol üzerinden Andırın ve Osmaniye (Kadirli) ilçelerine de ulaşım imkânı vardır.
Ekonomik yapısını meydana getiren 5 temel unsuru; hayvancılık, tarım, fabrikacılar, şirkette çalışanlar ve devlet memuru olanlar diye sıralayabiliriz.
Döngele Kasabası’nın iklimi Akdeniz iklimidir. Yazları sıcak ve kurak, kışları  soğuk ve yağışlıdır. Yıllık yağış miktarı metrekareye 900-1100 mm civarındadır. Yıllık Ortalama sıcaklığı ise  18-20 derece civarındadır. Yaz aylarının sıcaklık ortalaması 30-35 derecedir. Döngele Kasabası’nın bitki örtüsü alçaklarda maki ve kızılçam ormanı, yükseklerde ise iğne yapraklı (kamalak, mezleğ, ardıç ve çam) ağaçların hâkim olduğu ormanlar şeklindedir. İklimin bu özellikleri kasabada çak çeşitli tarım ve havyan türlerinin yetişmesine olanak tanımıştır.
Kasabada genel olarak tahıl, bahçe bitkileri, yeşillikler ve diğer tür sebzeler ekilir. Bazı tarımı yapılan sebzeler; domates, biber, patlıcan, salatalık, kabak, ıspanak, marul, tere, buğday, mısır, arpa, nohut, fasulye, turp, şalgam, havuç, sarımsak, soğan, kocabaş, bamya, ayçiçeği ve kıska gibi çok geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Bunların içinde en fazla kıska, biber ve domates tarımı dikkati çeker. Bu 3 sebze hem aile ihtiyacı hem de ticari amaçlı ekilenlerdir. Buğday ve arpa tarımını söylemeye gerek yok; kasabanın olmazsa olmaz tarım ürünüdür. Temel geçim kaynağı buğday ve buğday ürünleri olduğu için tarım alanlarının çoğu buğdaya ayrılır. Genelde kuru tarım olarak ziraati yağındır. Mısır (meke) ziraati genelde hayvanların besi ihtiyacı, hem de ailelerin ihtiyacı için tarımı yaygındır.  
Yerleşim yerlerinde hâkim olarak meyve ağaçları bulunmaktadır. Kasabada bulunan meyve ağaçları bir kısmını zikredecek olursak; başta urmu dudu, ceviz, zeytin, incir, nar, hurma, dut türleri, erik, elma, şeftali, kiraz, armut, vişne, üzüm ve ayva olmak üzere tür ve cins bakımından çok farklı meyve ağaçları kasabamızda doğal olarak yetişme imkânı vardır. Ayrıca bağcılık ve zeytin Bahçeciliğinde son yıllarda hızlı bir gelişme vardır.
Döngele Kasabası’nda büyük ve küçükbaş hayvanlar mevcuttur. Büyükbaş olarak sığır, at ve merkep, küçükbaş olarak koyun, keçi, kümes hayvanı olarak da tavuk, horoz, ördek ve güvercin besiciliği yaygındır. Sığır besiciliği genelde ahır besiciliği olarak yapılmaktadır. Bahar aylarında yaylaya ve seyile göçerek otlatanlarda vardır. Hayvancılıkta en önemli ekonomik ürün etlik (kurbanlık sığır ve davarlar) ve sütlük (sığır ve keçiler) olarak yaralanılır. Et için pazarlara gönderilir veya tüccarlara evde satılır. Sütün ise tamamına yakınını ticari olarak bu işle meşgul olan arabacılarımız evden alıp mandıra ve marketlere satarlar.  
Kasabamızın ekonomik dokusunda tarım ve hayvancılıktan sonra en önemli etkiyi fabrikada çalışan halkımız oluşturur. Bunlar, gerek fabrika servisleri ile günlük gidip gelen, gerekse Kahramanmaraş’a yerleşip ailesine ekonomik destek olan fabrika işçileridir. Ortalama sayısı 80-120 civarında servis ile çalışan fabrikacılarımız vardır.
Kasabamızdan il merkezinde veya başka illere çalışmak için giden mevsimlik ve uzun süreli işçilerde ekonomide önemli etkiye sahiptir. Ailelerinde aylarca uzak kalıp zor şartlar altında çalışan insanlarımızın tek düşüncesi ailesine ekmek bulmak…
Son olarak da kasabamızda yaşayan başta belediyemiz çalışanları, okul görevlileri, sağlık ocağı personeli ve muhtarların devletten aldıkları maaşlar kasabamız için önemli ekonomik gelir kapısıdır diyebiliriz. (A.D.)

Döngele Kasabası - Doğudan batıya görünüm

Çağşak Piknik ve Mesire Parkı

Döngele Kasabası

Çağşak Piknik ve Mesire Parkından Sır Barajı


Baraj altında kalan GENE KÖPRÜSÜ

Sır Barajı

Döngele Kasabasında Güneşin doğumu ve
mükemmel Sır Barajı manzarası

5 Nisan 2011 Salı

YEŞİL DOĞA ( BAŞKONUŞ YAYLASI )

Kahramanmaraş'ın 55 km batısında, dağlık bir arazidir. Çevresine göre yüksek ve arızalı görünümü vardır. Çevresine göre yüksekte yer aldığından bolca oroğrafik yani yamaç yağışları ile tabiri caiz ise bolca yağış alır. Yıllık ortalama 900 ila 1000 mm'ye kadar yükselen değerler görülür. Akdeniz iklimini tesiri altında olduğu için yaz mevsiminde fazla yağış alamaz, yağışlar genelde kış ve ilkbahar mevsimlerinde görülür.
Yazları serin olması ve  Akdeniz havzasının ortalamasının üzerinde yağış alması nedeniyle Bölgeye ve iklim şartlarına nazaran gür bir bitki örtüsüne sahiptir. Akdeniz ikliminde yetişen bitki türlerinin tamamına yakını ve karasal iklimde yetişen türlerinde büyük bir kısmının yetişme imkânı bulduğu eşsiz ve benzerine az rastlanan doğa harikasıdır.
Ağaç türleri olarak göknar ve çam hâkim tür, ardıç, mezleğe, tesbi, Lübnan sediri ve maki türlerinin büyük bir kısmı vejatasyon unsurlarını meydana getiren çeşitlerdendir. Her yerde kamalak, çam, ardıç ve mezleğe görmek mümkündür.